21 Nisan 2008 Pazartesi
E-ticaret Oyunu
20 Nisan 2008 Pazar
Razzi'lerin Kralı Arda Kutsal
Yurtdışındaki bir benzer proje olan ycombinator maksimum 25 bin dolarlık bir yatırım yapıyor ve %5-6 arasında bir paya sahip oluyor. Bu yatırımlarda çok hızlı bir geri dönüşüm beklenmiyor. Bu projeyle karşılaştırıldığında Crenvo'nun sağlayacağı yatırımlarda bir üst limit sınırlaması olmayacak fakat girişimlerin projelerini kendileri hayata geçirmeye çalışan kişilerden seçilmesine dikkat edilecek. Ayrıca kişisel kaynaklar dışında yabancı sermaye kaynakları da kullanılacak.
Web 2.0'nin hayatımıza girmesini sağlayan kişi ve internet kültüründeki, kulanım şekillerindeki değişikliklerle okuyucular içerik okuyan pasif kullanıcılar olmak yerine içerik yaratan aktif üyeler haline geldiler. İçerik öyle büyük bir olgu olmaya başladı ki tasarımı arka plana attı. Artık tasarıma göre teknoloji değil, teknolojiye göre tasarım yapılmakta. RSS ve CSS in yaygınlaşmasıyla greafik kullanımı da azaldı. Somut değişikliklerin yanı sıra güvenin özellikle de karşılıklı güvenin atardamarlardan biri haline gelmesi soyutluk açısından gözlerden kaçmayan bir gerçek.
Yakın geleceğin önemli reklam etkinliği ise video reklamlar olacak. Videonun içeriğinin tanımlanabilmesiyle o içerikle ilgili reklamlar video 'lara entegre edilecek ve istenen hedef kitleye ulaşım sağlanacak.
Nish sosyal ağlar, sade, kolay, verimli web araçları daha da önem kazanacak.
13 Nisan 2008 Pazar
Cember.net'in babası Çağlar Erol
Lisans eğitimlerini tamamlayan çift yine Boğaziçi Üniversitesin'de MBA eğitimi alıp iş hayatına atıldılar. Bir süre çalıştıktan sonra iş hayatlarını Almanya'da sürdürdüler. Almanya'daki yoğun çalışma temposuna ve çalışma prensiplerine alışmaya başlayan çift sahip oldukları potansiyelinde farkına vardılar. 2003 yılında kurulan openbc'nin ( çoğumuz xing olarak tanıyoruz) hayata geçirilmesine ve hızla büyümesine şahit oldukları sırada bu fikrin Türkiye'de de yapılabilir olduğunu düşündüler. Yazılımdan anlamaları onlar için büyük bir avantajdı, sitenin temellerini yavaş yavaş atmaya başladılar ve 2005'de Türkiye'ye döndüler.
" Bir projeye başlamadan önce düşünmeniz gereken ilk şey para kazanır mıyım sorusunun cevabıdır. Hem çıkış stratejilerinizi hem de kötü durum stratejilerinizi önceden belirlemeli ve onlara sadık kalmalısınız. Sadık kalmadığınız taktirde ölmeyen ama süründüren bir proje ile yıllarca uğraşırsınız. Ayrıca geçinizi sağlamak için en az bir yıllık birikiminiz olması gerekiyor, bu da çok önemli bir nokta."
Hikayeye geri dönelim. Sitenin yapım aşaması bittikten sonra limited şirketi kurdular. İlk önce sadece tanıdıklarını siteye davet ettiler ve ufak bir tatile çıktılar. Erol, o tatilden sonra çok yoğun bi tempoda çalışmaya başladıklarını sadece yeme ve uyuma molaları verdiklerini ve o tatillerinin çıktıkları son tatil olduğu çok acıklı bir şekilde ifade etti :) . Tatil dönüşlerinde sitenin hareketlenmeye başladığını gördüklerinde çok şaşırdılar. Bir kaç ay içerisinde 10 bin üyeye ulaştılar. Bu bağlantıların sadece internet üzerinde değil gerçek hayata da taşınması gerektiğini düşündükleri için bir buluşma düzenlediler. Bu buluşma hem üyeler için hem de sitenin basında tanıtımı için oldukça yararlı oldu. Bu tanıtım ile siteye talep oldukça arttı fakat sunucular bu talebi karşılayacak yeterlilikte olmadığı için kilitlendi.
Kendilerini geliştirmek için yatırım bulmaları gerekiyordu. Amerika'da internet projeleri için önce küçük yatırımcılar sonra ise büyük yatırımcılar daha kolay bulunuyor fakat söz konusu Türkiye olunca bu çok daha zorlaşıyordu. Özellikle o dönemlerde piyasada ve insanlarda çok para olmaması , büyük şirketlerin bu tip yatırımlardan kaçınmaları onları çok daha zorladı. Büyük şirketler yatırım yapsalar bile şirketin %80'nini alıp %20'si için opsiyon koyuyorlar fakat buda site için belki yıllarca emek harcamış olan insanlara pek cazip gelmiyor.
Uzun süre evden çalışmaya devam eden çift, ofislerini ancak 2007 Ocak'ta açabildi. O zamana kadar belli bir imaj çizmek için evden çalıştıklarını belli etmemeye çalıştılar ve bunun sıkıntısını çektirler. Reklamdan yeterli parayı kazanamayacaklarını düşündükleri için Altın üyelik sistemi ile ek hizmetlerin verip buna karşılık ücret aldılar. Şirket yavaş yavaş ciro yapmaya başladı.
Openbc halka açıldı, yapının çok benzemesi ve openbc'nin diğer ülkelere yönelmeye başlaması sebebiyle 2006 yılında cember.net ile görüşmeye başladılar. O sıralarda cember.net'in üye sayısı 100 bine ulaşmıştı. İstenen sonuca ulaşılamayan bu görüşmeler sonrasında, Almanya'dan gelen bir melek yatırımcı azınlık hissesini alıp şirkete kaynak sağladı. 300 bine yakın üyeye sahşp olan ve daha da güçlenen cember.net 2008 Ocak ayında openbc'e 4,36 milyon euro'ya satıldı.
Çağlar Erol diyor ki:
" Şirketlerin satım ile ilgili pazarlık aşamasında en etkili faktörler üye sayısı ve pazarlama gücüdür. Bu konularda iyiyseniz istediğiniz değere yakın bir fiyat alabilirsiniz."
Cember.net deneyimleri onlara ve bizlere ne kattı?
- Az para, az kişi ve ortalama bir ciroyla da başarılı olunabileceğini gördük.
- İyi bir işle kazanılan prestij sayesinde yeni projelere kendiniz aranmadan bile destekçilerin çıktığını anladık.
- Bu işten gerçekten para kazanıldığına dair bir şüphemiz kalmadı.
Çağlar Erol diyor ki:
"Şirket kurarken Anonim Şirketi kurmayı ihmal etmeyin. Satış aşamasında bunun yararlarını fazlasıyla göreceksiniz."
Biz diyoruz ki:
"Tecrübe konuşuyor, bunları unutmayın."
10 Nisan 2008 Perşembe
İtiraf.com'dan Uzmantv ve İstanbul.net'e uzanan yolculuk
7 Nisan 2008 Pazartesi
Sahibinden alıntılar...
3 kişiyle başladıkları bu işte, şu an 50 çalışana sahipler. İlk günden beri sesli hizmete önem vermeleri insanlarda güven duygusunu pekiştiriyor. Call-center'da 15 kişi çalışmakta. Aylık 7000 arama geliyor ve sorular genelde sitede mağaza açmayla ilgili oluyor. Ayrıca Satış-Pazarlama, Muhasebe ve Yazılım bölümleri de mevcut. 2006'dan önce 24 saat olan operasyon 2006'da 12 saate indirildi. Sitenin şu anki durumuna bakarsak ayda 410 milyon sayfa gösterimine ve 5 milyon 600 bin tekil kullanıcıya sahip. Kullanıcılar sitede ortalama 12 dk kalıyor ve 22-23 sayfayı inceliyor. 590 bine yakın ilan olduğunu düşünürsek 22-23 sayfa bile insana az geliyor.
- Bir yıl boyunca Finansbank'la yapılan işbirliği sayesinde sahibinden.com müşterileri kendilerini verilen referans numaralarıyla daha düşük faizlerle kredi alabiliyordu.
- Cepten üyelik sistemi getirildi.
- Güvenlik açısından sadece Garanti Bankası, İş Bankası, Akbank'ın desteklediği 3D secure uyumlu kartların kullanımına izin veriliyor.
- Bad words filtresi sayesinde kullanıcıların birbirine attıkları mesajlar bile kontrol edilebiliyor.
- Get ile sağlanan kontrol sayesinde herhangi bir dolandırıcılıkta savcılık ile işbirliği yapılabiliyor.
- Videolu ve fotoğrafların gerçek boyutunda ilanlar verilebiliyor.
- Fotokurye hizmeti ve sanal tur hizmeti veriliyor.
- Bu sene başında Turkcell ile iş birliği yapıp wap'dan hizmet de vermeye başladılar.
- Emlak kategorisine entegre edilmiş olan Google maps diğer kategoriler içinde kullanılmaya başlanacak.
- İngilizce hizmet için kolları sıvamaya başladılar.
Sahibinden.com bu işe şanslı başlayanlardan. Maddi açıdan bir sıkıntı yaşamamalarının yanı sıra, yarattıkları yeniliklerle de yerlerini sağlama almışlar. Özellikle hayvanlar alemi kategorileriyle tek canlı satan portal olmuşlar. Gittigidiyor'la büyük rakiplermiş gibi görünselerde farklı istekleri olan müşteri kitlelerine hitap ettiklerini düşünüyorlar. 120 milyar dolarlık ilanı sitelerinde barındırmaları başarılarının bir göstergesi.
Bizimle hikayelerini paylaştıkları için yönetim kurulu üyesi Mert Aksoy'a ve Genel Müdürü Müge Seymen'e çok teşekkür ederiz.
20 Mart 2008 Perşembe
Google : Sonsuzluğun Simgesi
İlk önce biraz internetin gelişimi, pazarlama ve reklam dünyası...
On yıl önce 70 milyon olan İnternet kullancılarının sayısı bugün 1.2 milyara ulaştı. İşin ilginç yanı ise 9 milyon bilgisayar sahibi olan Türkiye'de 20 milyon İnternet kullanıcısının olması. Genç nüfusun ve İnternet kafelerin bu duruma katkısı aşikar. 1 günde Google'da 1milyar arama yapıldığını, 80 milyar e-posta ve mesaj yollandığını, 250 milyon sosyal ağ kullanıcısı olduğunu, youtube'da 500 milyon video izleme olduğunu düşünürsek sanal dünyanın ne kadar hızlı büyüdüğünü anlayabiliriz. Bu durumu paraya çeviren e-ticaret dünyasının büyüklüğü AB'de 130 milyar Euro'yu bulmakta. Türkiye'de ise e-ticaret daha yeni yeni gelişmekte ve bu nedenle Türkiye odak ülkeler arasında yer almakta.
Nasıl oldu da reklam dünyası bugünlere geldi dersek, 5 devrimden söz etmemiz gerekir. Daha çok şekle dayalı kitlesel iletişimin olduğu 1440'lı yıllardaki baskı devrimi, 1839 yıllardaki duygusal reklamlara dayalı fotoğraf devrimi, 19 yy'daki farklılaştırıcı mesajlar içeren radyo devrimi, 1941'li yıllardaki tüketici ile daha güçlü iletişime geçilen televizyon devrimi ve sınırsız olanaklar ve etkileşimli iletişim dünyasına adım attığımız İnternet devrimi. Medya tüketiminin %37'sini TV, %22 İnternet, %12 radyo geri kalanını ise gazete kitap oluşturuyor. İnternetin payının bu kadar fazla olmasına rağmen reklam masraflarında 2006'da %1'lik, 2007 de ise %2-3 lük bir paya sahip olması, İnternetin reklamcılık alanındaki öneminin yeterince farkedilemediğini gösteriyor. Müşterilerin değerlendirmelerine göre ise kendileriyle ilgili gördükleri ve bilgilendirici olduğunu düşündükleri reklamlar daha çok İnternet üzerinden yapılmakta.
Birazda tüketiciler açısından İnternet dünyasını inceleyelim. Depolama, erişim, multimedya araçları çok hızlı gelişmekte. Bu hızlı gelişim paylaşımı arttırmakta, teknolojik sınırları ortadan kaldırmakta. Peki bunların sonucunda ne oluyor? Doğru yapılan işler bir anda patlarken, yanlış bir harekette tepe taklak olmak en falza 2-3 günü alıyor. Tüketicilerin sadakati de her geçen gün azalıyor.
"İnsanlara ne istediklerini sorsak daha hızlı atlar isteriz derlerdi." diyen Henry Ford bu sözüyle, tüketicilerin isteklerinin ve ihtiyaçlarının yorumlanmasının gerektiği, aslında gerçekte istedikleri şeyleri tam ifade edemediklerini söylemektedir. Geçmişte koşullar bu şekilde olsa da günümüzde artık herşey değişti. Tüketiciler üreticilerin bir kaç adım ötesinde gitmekte, tam olarak istedikleri şeyleri hayal edip üreticileri yönlendirmekteler. İnternette bilgi ve iletişim dönemini geçip 2004 itibariyle etkileşim dönemine geldiğimiz bugünlerde, tüketiciler üreticileri ayağına çağırmakta ve bilgiyi onlar yönetmekteler. Bunun en büyük örneğini bloglarda görebiliyoruz.
Tüm bunlar göze alındığında viral pazarlama ve yaratıcılık ön plana çıkmakta. Yeni fikirlerle reklamlar artık oyunlara kadar giriyor. Secondlife'da şirket sahiplerine özel bina tasarlayarak 1 milyon dolara yakın para kazanan bir mimarın olması bu durumun ciddiyetini göstermekte. Dünyayı dolaşıp dolaştığı her ülkede aynı dansı yapan ve bunu videoya kaydedip yayınlayan Matt'in, uzun süre tadını kaybetmeyen sakızlar üreten Stride şirketi için tekrar dünyayı dolaşarak bir reklam videosu çekmesi ise bir başka ilginç örnek.
Şimdi biraz da Google'dan bahsedelim...
1995'de, Stanford Üniversitesi'nde okuyan ve hiç bir konuda anlaşamayıp sürekli münakaşa eden iki öğrenci, Larry Page ve Sergey Brin, "BackRub" adlı arama motorunun temellerini attılar. Arama motorunun temeli sadece tıklanma sayısına değil aynı zamanda referans veren site sayısına göre bir listeleme yapmayı amaçlıyordu. Yurt odasında başlayan macera garajda devam etti. Parasal sıkıntılardan dolayı ikinci el bilgisayarların parçalarını birleştirip legolarla tutturuyorlardı. Projelerini gitgide daha da mükemmelleştirirlerken kendilerine bir yatırımcı aramaya başladılar. Yahoo’nun kurucusu ve arkadaşları da olan David Filo ile görüşen iki kafadar, ne yazık ki umdukları cevabı alamadılar. Biraz daha geliştirdikten sonra tekrar görüşelim diyen Filo, o gün ayağına gelen en büyük fırsatı tepmiş oldu. Kendilerine yeni bir destekçi arayan Page ve Brin, Bechtolsheim Sun Microsystems’in kurucularından Andy Bechtolsheim ile görüştü ve Bechtolsheim Google Inc. adına 100 000 dolarlık bir çek kesti. Page ve Brin, 1998'de Google Ins. adıyla şirketleşerek çeklerini aldılar. Şirket adının Google olmasının sebebi her ikisinin de matematiği çok sevmesi ve sitenin isminin bir matematik terimi olmasını istemeleri. 10 üzeri 100 sayısını ifade eden "Googol" kelimesini seçseler de ismin sorun yaratmasından dolayı biraz değiştirerek Google ismini koydular.
Kapsamlı, doğru sonuç, hızlı, sade ve kolay kelimeleriyle kendilerini tanımlayan ve bu yıl 10. yaşını kutlayan Google'ın en büyük amacı her türlü bilgiyi toplayıp organize etmek. Burada bilgiden kasıt sadece İnternet üzerindeki bilgiler değil, İnternet üzerinde olmayan bilgileri de bu ortama taşıyarak kullanıcılara ualştırmak. Bunun en büyük göstergesi Google'ın Books uygulaması. Bu uygulamayla kütüphanedeki kitaplar tek tek taranarak aranan keimeyle ilgili kitap sayfaları kullanıcıların önüne sunulmakta.
Organizasyon yapısı ise biraz dağınık. Fonksiyonlar farklı ülkelerde toplanıyor. Türkiye'de Kurumsal Satış ve Pazarlama İş Geliştirme departmanları mevcut. Google'da çalışmaksa o kadar kolay değil. Çok sıkı bir mülakat süreci yaşanıyor. 8 aşamada gerçekleşen bu mülakat dizisinin son ayağı olan Larry Page'den de onay geldiğinde yaratıcılığın hat safada olduğu bu güzel şirkette çalışmaya başlıyorsunuz. Vaktinizin %80'nini kendinize verilen projelerle harcamak zorundasınız ama kalan %20'i kendi işleriniz için harcayabiliyorsunuz. %20'den ne olur demeyin. Orkut gibi bir proje bu %20'lik zamanla ortaya çıkmış.
"You can make money without being evil." sözüyle yola çıkan Google ekibi önce kullanıcıların isteklerine önem vermekte sonra para kazanmaya odaklanmakta. Google Adwords ve Adsense en büyük para kaynakları. Adwords ile arama yapıldığında sağda ve bazen üste reklamlar çıkmakta. Tıklama başına ücret alındığı için, hem doğru hedef kitleye ulaşılması hem de siteye girilmediği takdirde para ödenmemesi reklam veren kişiler ve kurumlar için oldukça cazip. Adsense ile dünyanın en büyük reklam ağı oluşuturulmakta. Site sahipleri ise Google Adsense ile sitelerine reklam almakta ve reklam gelirlerinin büyük bir kısmı kendilerine iletilmekte.
Hikayeyi yenilikçi projelerin sürekli desteklendiği ve arama motorunun sürekli geliştirildiği Google'ın altın kurallarıyla bitereceğim.
Küçük projeler, küçük ekipler,
Yaratıcı düşüneyi dizginlemeyin,
Ufak projelere önem verin, ölmelerine izin vermeyin,
Herkesden her an fikir alın,
Öğrenmeye aç olan elemanlar alın,
Risk alanları ödüllendirin, başarısızlığı cezalandırmayın...
14 Mart 2008 Cuma
Bir Fikir Daha GittiGidiyor
1994 yılında İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi mezunları Serkan Borançılı ve Burak Divanlıoğlu mimarlık zor başka işlere el atalım diyip yanlarına O.D.T.Ü. Makine Mühendisliği'nden mezun arkadaşları Tolga Kabataş'ı da alıp e-ticarete adım attılar. E-ticaretin zorluklarını ise yaşayarak öğrendiler. 2000 yılında temelleri atılan GittiGidiyor, 2001 Şubat ayında hizmete girdi. O dönemki ekonomik krizden etkilenen sitenin anlamlı büyümesi ancak 2003 yılının sonlarına doğru gerçekleşti. O zamana kadar 3 kişilik bir ekip olarak çalıştılar. Kodlama konusunda ise 19 yaşlarında iki gençten yardım aldılar. Herhalde o gençlerin hayatlarında kabul ettikleri en doğru iş oldu çünkü daha sonra bu iki genç şirkete ortak edildi. 40 bin dolarlık bir sermaye ile başladıkları bu işte ilk 2-3 yıl para kazanamasalarda, bir süre sonra GittiGidiyor'un kazandığı ivme onları memnun etmeye başladı. Siteye ilk ürünleri kendileri eklediler, fakat bir süre sonra site koleksiyoncuların uğrak yeri haline gelmeye başladı. Yavaş yavaş ürün ağacı da koleksiyon ürünlerinden daha geniş bir ürün yelpazesine doğru büyüdü. 2004 yılında artık 100 bin kayıtlı kullanıcıları vardı ve pazarlama deneyimi yaşayabilecek duruma gelip ntvmsnbc'e reklam verdiler. 2005 yılında ise ilk tv reklam kampanyasını başlattılar. 7 yılda katettikleri yol hayranlık verici. Artık 172 çalışana, 1.8 milyondan fazla kayıtlı kullanıcıya, 530.000'den fazla günlük ziyaretçiye ve 750.000'in üzerinde günlük satış fırsatlarına sahip GittiGidiyor, Türkiye'nin en büyük e-ticaret platformuna dönüştü.
8 Mart 2008 Cumartesi
Yemeksepeti.com: Dünyanın en büyük mutfağı
yemeksepeti.com'un daha da başarılı olması için neler yapıldı?
* Puanlama sistemi getirildi.
*GPRS Pos sistemi kullanılmaya başlandı, artık restoranların %78 i bu şekilde siparişleri daha hızlı alıyor.
*Canlı yardım sayesinde şikayetlerinize anında çözüm getiriliyor.
*Platform bağımsız yapı ile artık sms'le yada DigiTürk'den de sipariş verebiliyorsunuz.
*DVD promosyonu ile yemek keyfinin yanına film keyfi de ekleniyor.
*Yemeksepeti.com in English ile yabancılar da aç kalmasın =)
*Gece operasyonu ile 24 saat hizmet
*Çabuk ve hatasız sipariş ile ne gerekiyorsa o!!!
Nevzat Aydın girişimciler için stratejik tüyolar vermeyi de unutmadı. Yapılmış modelleri incelemek, ulaşılabilir hedefler belirlemek, iletişimde iyi olmak, genel anlamıyla finans, üretim, insan kaynakları, satış, pazarlama konularında fikir sahibi olmak ve mükemmelliyetçi olup fikrinizi gerçekleştirmede geç kalmamak büyük önem taşıyor. Ayrıca Aydın, yaşlandıkça risk almanın, oturmuş bir düzeni bozmanın daha da zor olduğunu belirtti. Genç girişimciler, gün sizin gününüzdür...
28 Şubat 2008 Perşembe
Bir Girişimcinin Hikayesi: Kudret Çurey ve alisverissaati.com
25 Şubat 2008 Pazartesi
E-Ticaret Dersinde Hamit Kekeç Rüzgarı
Bu hafta dersimize Embrio.com 'un Genel Müdürü Hamit Kekeç katıldı. Şu anki e-ticaret ortamı, yapılması gerekenler, yapılan hatalar, şirketler hakkında konuşurken ne yazık ki süre çabuk doldu.
Bu sohbetin bizlere kattıklarından bahsedecek olursak artık başarı sadece işi doğru yapmakla değil işine yaratıcılığını ve yeteneğini katmakla kazanılıyor. Eğer e-ticaret yapmak istiyorsanız ya kimsenin olmadığı bi alan bulmak yada birinciyi yerinden edebilecek kadar iyi bir fikre sahip olmak gerekiyor, çünkü birinci olan dışındaki isimler hatırlanmıyor. Sanal alem bu açıdan gerçek dünyadan daha acımasız. tio.com.tr fiyat kıyaslaması yapan bir Embrio .com şirketi. Yerli piyasada diğer firmaların 7-8 senedir gelemedikleri noktaya 2 ayda gelebilmelerinin sırrı mağzalarla site arasında sağlanan entegrasyon ve puanlama sistemi. Diğer firmalar taklit siteler yapmaya çalışırken tio.com.tr 'nin bu yaratıcılığı ona büyük bir avantaj sağlamış. Facebook'la myspace arasındaki en büyük farklardan biri olan ve facebook' u bu konuda bir adım öteye götüren yenilik kullanıcıların uygulamalar yaratabilmesi. Bağımsız yazılımcılar tarafından yapılan bu uygulamalar facebook' un yazılım açısından benzer sitelerin önüne geçmesini sağlıyor. Eğer yaratıcı bi fikriniz yoksa ve lideri alt edemeyeceğinizi görüyorsanız o zaman lideri satın almak yada ona ortak olmak en mantıklı hareket olacaktır. Google 'ın youtube u, eBay'in sykpe'ı alması buna örnek verilebilir.
Her işi yapmaya çalışmak değil bir konuya odaklanmak ve o konuda en iyi olmak başarıya giden daha kestirme bir yol. Yahoo ve eBay bu konudaki 2 örnek. Yahoo her türlü hizmeti vermeye çalışırken eBay sadece açık arttırma hizmeti sunmaktadır ve bu konudaki başarısı da tartışalamayacak şekilde büyüktür. Yahoo isminden dolayı bir trafik sağlasa da bir çok hizmeti sunmaya çalışması onun sunduğu hizmetlerde lider olmasını engellemekte.
Doğru vizyona sahip insanlarla işe başlamak, yaptığınız işe daha çok değer katacak stratejik işbirlikleri kurmak ve yeterince sermayeye sahip olmak başarının diğer sırları arasında. Diğer bir sır da tabi ki doğru bir pazarlama yapmak. Zaman değiştikçe reklam ve pazarlama stratejileri de değişiyor, bilinen kalıplar yıkılıyor. Artık etkili bir pazarlama yapmak için farklı hedef kitlelerine farklı stratejilerle yaklaşmak ve onları doğru noktalardan vurmak gerekiyor. 30 bine yakın üyesi olan tio.com.tr yılbaşında özel çekilişler, 14 Şubat'a özel oyunlar, belirledikleri bir sayıdaki üyeye çeşitli ödüller sunarak bunların hedef kitle üzerindeki etkilerini ölçüyorlar. WOMM, "word of mouth marketing", artık en etkili pazarlama yollarından biri oldu. Bu nedenle konuşturacak işler yapmak, ilgi çekici hikayeler ortaya atmak gerekiyor.
Doğru bir hıza sahip olmak, planlarını düzgün gerçekleştirebilmek hayati önem taşımakta. Hedefleri doğru belirlenmez yada hedeflere doğru zamanda ulaşılamazsa girişiminiz hüsranla sonuçlanabilir. Örneğin, ulaşmaya çalıştığınız üye sayısına ulaşamaz, yada gelirlerinizi düzgün finanse edemezseniz girişiminize son vermek zorunda kalabilir, daha fazla finans gücüne sahip olan ve sizi taklik ederek başarıya ulşabilecek insanlarında önünü açmış olursunuz.
Bizlere kattığı bakış açısından dolayı Hamit Kekeç'e çok teşekkür ederiz...