

Lisans eğitimlerini tamamlayan çift yine Boğaziçi Üniversitesin'de MBA eğitimi alıp iş hayatına atıldılar. Bir süre çalıştıktan sonra iş hayatlarını Almanya'da sürdürdüler. Almanya'daki yoğun çalışma temposuna ve çalışma prensiplerine alışmaya başlayan çift sahip oldukları potansiyelinde farkına vardılar. 2003 yılında kurulan openbc'nin ( çoğumuz xing olarak tanıyoruz) hayata geçirilmesine ve hızla büyümesine şahit oldukları sırada bu fikrin Türkiye'de de yapılabilir olduğunu düşündüler. Yazılımdan anlamaları onlar için büyük bir avantajdı, sitenin temellerini yavaş yavaş atmaya başladılar ve 2005'de Türkiye'ye döndüler.
" Bir projeye başlamadan önce düşünmeniz gereken ilk şey para kazanır mıyım sorusunun cevabıdır. Hem çıkış stratejilerinizi hem de kötü durum stratejilerinizi önceden belirlemeli ve onlara sadık kalmalısınız. Sadık kalmadığınız taktirde ölmeyen ama süründüren bir proje ile yıllarca uğraşırsınız. Ayrıca geçinizi sağlamak için en az bir yıllık birikiminiz olması gerekiyor, bu da çok önemli bir nokta."
Hikayeye geri dönelim. Sitenin yapım aşaması bittikten sonra limited şirketi kurdular. İlk önce sadece tanıdıklarını siteye davet ettiler ve ufak bir tatile çıktılar. Erol, o tatilden sonra çok yoğun bi tempoda çalışmaya başladıklarını sadece yeme ve uyuma molaları verdiklerini ve o tatillerinin çıktıkları son tatil olduğu çok acıklı bir şekilde ifade etti :) . Tatil dönüşlerinde sitenin hareketlenmeye başladığını gördüklerinde çok şaşırdılar. Bir kaç ay içerisinde 10 bin üyeye ulaştılar. Bu bağlantıların sadece internet üzerinde değil gerçek hayata da taşınması gerektiğini düşündükleri için bir buluşma düzenlediler. Bu buluşma hem üyeler için hem de sitenin basında tanıtımı için oldukça yararlı oldu. Bu tanıtım ile siteye talep oldukça arttı fakat sunucular bu talebi karşılayacak yeterlilikte olmadığı için kilitlendi.
Kendilerini geliştirmek için yatırım bulmaları gerekiyordu. Amerika'da internet projeleri için önce küçük yatırımcılar sonra ise büyük yatırımcılar daha kolay bulunuyor fakat söz konusu Türkiye olunca bu çok daha zorlaşıyordu. Özellikle o dönemlerde piyasada ve insanlarda çok para olmaması , büyük şirketlerin bu tip yatırımlardan kaçınmaları onları çok daha zorladı. Büyük şirketler yatırım yapsalar bile şirketin %80'nini alıp %20'si için opsiyon koyuyorlar fakat buda site için belki yıllarca emek harcamış olan insanlara pek cazip gelmiyor.
Uzun süre evden çalışmaya devam eden çift, ofislerini ancak 2007 Ocak'ta açabildi. O zamana kadar belli bir imaj çizmek için evden çalıştıklarını belli etmemeye çalıştılar ve bunun sıkıntısını çektirler. Reklamdan yeterli parayı kazanamayacaklarını düşündükleri için Altın üyelik sistemi ile ek hizmetlerin verip buna karşılık ücret aldılar. Şirket yavaş yavaş ciro yapmaya başladı.
Openbc halka açıldı, yapının çok benzemesi ve openbc'nin diğer ülkelere yönelmeye başlaması sebebiyle 2006 yılında cember.net ile görüşmeye başladılar. O sıralarda cember.net'in üye sayısı 100 bine ulaşmıştı. İstenen sonuca ulaşılamayan bu görüşmeler sonrasında, Almanya'dan gelen bir melek yatırımcı azınlık hissesini alıp şirkete kaynak sağladı. 300 bine yakın üyeye sahşp olan ve daha da güçlenen cember.net 2008 Ocak ayında openbc'e 4,36 milyon euro'ya satıldı.
Çağlar Erol diyor ki:
" Şirketlerin satım ile ilgili pazarlık aşamasında en etkili faktörler üye sayısı ve pazarlama gücüdür. Bu konularda iyiyseniz istediğiniz değere yakın bir fiyat alabilirsiniz."
Cember.net deneyimleri onlara ve bizlere ne kattı?
Çağlar Erol diyor ki:
"Şirket kurarken Anonim Şirketi kurmayı ihmal etmeyin. Satış aşamasında bunun yararlarını fazlasıyla göreceksiniz."
Biz diyoruz ki:
"Tecrübe konuşuyor, bunları unutmayın."
Sahibinden.com bu işe şanslı başlayanlardan. Maddi açıdan bir sıkıntı yaşamamalarının yanı sıra, yarattıkları yeniliklerle de yerlerini sağlama almışlar. Özellikle hayvanlar alemi kategorileriyle tek canlı satan portal olmuşlar. Gittigidiyor'la büyük rakiplermiş gibi görünselerde farklı istekleri olan müşteri kitlelerine hitap ettiklerini düşünüyorlar. 120 milyar dolarlık ilanı sitelerinde barındırmaları başarılarının bir göstergesi.
Bizimle hikayelerini paylaştıkları için yönetim kurulu üyesi Mert Aksoy'a ve Genel Müdürü Müge Seymen'e çok teşekkür ederiz.
1995'de, Stanford Üniversitesi'nde okuyan ve hiç bir konuda anlaşamayıp sürekli münakaşa eden iki öğrenci, Larry Page ve Sergey Brin, "BackRub" adlı arama motorunun temellerini attılar. Arama motorunun temeli sadece tıklanma sayısına değil aynı zamanda referans veren site sayısına göre bir listeleme yapmayı amaçlıyordu. Yurt odasında başlayan macera garajda devam etti. Parasal sıkıntılardan dolayı ikinci el bilgisayarların parçalarını birleştirip legolarla tutturuyorlardı. Projelerini gitgide daha da mükemmelleştirirlerken kendilerine bir yatırımcı aramaya başladılar. Yahoo’nun kurucusu ve arkadaşları da olan David Filo ile görüşen iki kafadar, ne yazık ki umdukları cevabı alamadılar. Biraz daha geliştirdikten sonra tekrar görüşelim diyen Filo, o gün ayağına gelen en büyük fırsatı tepmiş oldu. Kendilerine yeni bir destekçi arayan Page ve Brin, Bechtolsheim Sun Microsystems’in kurucularından Andy Bechtolsheim ile görüştü ve Bechtolsheim Google Inc. adına 100 000 dolarlık bir çek kesti. Page ve Brin, 1998'de Google Ins. adıyla şirketleşerek çeklerini aldılar. Şirket adının Google olmasının sebebi her ikisinin de matematiği çok sevmesi ve sitenin isminin bir matematik terimi olmasını istemeleri. 10 üzeri 100 sayısını ifade eden "Googol" kelimesini seçseler de ismin sorun yaratmasından dolayı biraz değiştirerek Google ismini koydular.
Kapsamlı, doğru sonuç, hızlı, sade ve kolay kelimeleriyle kendilerini tanımlayan ve bu yıl 10. yaşını kutlayan Google'ın en büyük amacı her türlü bilgiyi toplayıp organize etmek. Burada bilgiden kasıt sadece İnternet üzerindeki bilgiler değil, İnternet üzerinde olmayan bilgileri de bu ortama taşıyarak kullanıcılara ualştırmak. Bunun en büyük göstergesi Google'ın Books uygulaması. Bu uygulamayla kütüphanedeki kitaplar tek tek taranarak aranan keimeyle ilgili kitap sayfaları kullanıcıların önüne sunulmakta.
Organizasyon yapısı ise biraz dağınık. Fonksiyonlar farklı ülkelerde toplanıyor. Türkiye'de Kurumsal Satış ve Pazarlama İş Geliştirme departmanları mevcut. Google'da çalışmaksa o kadar kolay değil. Çok sıkı bir mülakat süreci yaşanıyor. 8 aşamada gerçekleşen bu mülakat dizisinin son ayağı olan Larry Page'den de onay geldiğinde yaratıcılığın hat safada olduğu bu güzel şirkette çalışmaya başlıyorsunuz. Vaktinizin %80'nini kendinize verilen projelerle harcamak zorundasınız ama kalan %20'i kendi işleriniz için harcayabiliyorsunuz. %20'den ne olur demeyin. Orkut gibi bir proje bu %20'lik zamanla ortaya çıkmış.
"You can make money without being evil." sözüyle yola çıkan Google ekibi önce kullanıcıların isteklerine önem vermekte sonra para kazanmaya odaklanmakta. Google Adwords ve Adsense en büyük para kaynakları. Adwords ile arama yapıldığında sağda ve bazen üste reklamlar çıkmakta. Tıklama başına ücret alındığı için, hem doğru hedef kitleye ulaşılması hem de siteye girilmediği takdirde para ödenmemesi reklam veren kişiler ve kurumlar için oldukça cazip. Adsense ile dünyanın en büyük reklam ağı oluşuturulmakta. Site sahipleri ise Google Adsense ile sitelerine reklam almakta ve reklam gelirlerinin büyük bir kısmı kendilerine iletilmekte.
Hikayeyi yenilikçi projelerin sürekli desteklendiği ve arama motorunun sürekli geliştirildiği Google'ın altın kurallarıyla bitereceğim.
Küçük projeler, küçük ekipler,
Yaratıcı düşüneyi dizginlemeyin,
Ufak projelere önem verin, ölmelerine izin vermeyin,
Herkesden her an fikir alın,
Öğrenmeye aç olan elemanlar alın,
Risk alanları ödüllendirin, başarısızlığı cezalandırmayın...
yemeksepeti.com'un daha da başarılı olması için neler yapıldı?
* Puanlama sistemi getirildi.
*GPRS Pos sistemi kullanılmaya başlandı, artık restoranların %78 i bu şekilde siparişleri daha hızlı alıyor.
*Canlı yardım sayesinde şikayetlerinize anında çözüm getiriliyor.
*Platform bağımsız yapı ile artık sms'le yada DigiTürk'den de sipariş verebiliyorsunuz.
*DVD promosyonu ile yemek keyfinin yanına film keyfi de ekleniyor.
*Yemeksepeti.com in English ile yabancılar da aç kalmasın =)
*Gece operasyonu ile 24 saat hizmet
*Çabuk ve hatasız sipariş ile ne gerekiyorsa o!!!
Nevzat Aydın girişimciler için stratejik tüyolar vermeyi de unutmadı. Yapılmış modelleri incelemek, ulaşılabilir hedefler belirlemek, iletişimde iyi olmak, genel anlamıyla finans, üretim, insan kaynakları, satış, pazarlama konularında fikir sahibi olmak ve mükemmelliyetçi olup fikrinizi gerçekleştirmede geç kalmamak büyük önem taşıyor. Ayrıca Aydın, yaşlandıkça risk almanın, oturmuş bir düzeni bozmanın daha da zor olduğunu belirtti. Genç girişimciler, gün sizin gününüzdür...